Bu Blogda Ara

18 Aralık 2010 Cumartesi

World Press Photo

   Gün geçmiyor ki 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul'dan yeni bir etkinlik haberi gelmesin.Ünlü yazarlara,ressamlara,müzisyenlere kısacası sanatçılara ev sahipliği yapmış kentimiz şimdilerde ise yeni bir etkinliğe hazırlanıyor.
   İstanbul, 17 Aralık-9 Ocak tarihleri arasında 1955 yılında kurulan Dünya Basın Fotoğrafları (World Press Photo) sergisine Forumİstanbul'da yirmi üç gün boyunca ev sahipliği yapacak.
   Sergide; İran'da ki seçim sonrası yapılan protestolardan,Dökme kurşun Operasyonu sonucu Gazze şehrinin anlatıldığı karelere, Obama'nın başkanlık yemini sonrası yaptığı konuşmaya kadar bir sürü kare var.
   
   'Siyaset,insan,doğa,spor' gibi farklı konular içeren tam yüz altmış iki fotoğraf sergide yer almakta.
Ressamların çizdiği tablolar bize ressamın duygusuyla hayal gücünün karışımını anlatır ama çekilen fotoğraflar bir ömür boyu zamanın sıfırlanmış halidir.Gerçek hayatın ta kendisidir.
Tabloda gördüğünüz manzara sizi derinden etkileyemeyebilir ama fotoğrafta gördükleriniz karşısında ağlayabilirsiniz bile.İşte resim ve fotoğraf arasında ki ince çizgi budur.


    Özellikle 'Savaş Ve Çocuk' konulu fotoğraflar insanın kanını donduruyor.Sergiye henüz gitme fırsatı bulamadım ama resimler hakkında az çok bilgi sahibiyim.Geçen günlerde izlediğim 2010 yapımı Unthinkable filminin ardından bu sergi; yaşadığımız dünyanın acımasızlığını yüzümüze vuruyor.Birilerinin tüm hayatının, sırf güçlü diye bir ülkeden, kilometrelerce öteden, bir adamın iki dudağı arasından çıkacak tek bir kelimeye bağlı olduğunu bize tekrar tekrar gösteriyor.
    İnsan,resimlerin karşısında o an,o karedeki kişiyle kendini bağdaştırıyor,bir anlığına bomba atılan topraklarda doğmuş,büyümüş orada can vermiş yaşlı bir kadın ya da ailesini aynı şekilde kaybetmiş küçük bir çocuk veya kaderine razı olan artık direniş göstermeden işgalci kuvvetlerin askerlerine kendini herşeyiyle teslim etmek zorunda kalan masum bir kadın oluyorsunuz. 


   Sergideki en güzel fotoğraf olarak yarışmada birinci seçilen fotoğrafın hikayesi ise çok ilginç.Resme ilk bakıldığında gece saatlerinde damın tepesine çıkmış bir kadının uzaktakilere sesini duyurmak amacıyla ellerini ağzında birleştirerek bağırdığını görüyorsunuz.Daha sonrasında Dünya Basın Fotoğrafları temsilcisi Erik de Kruijf 'in açıklamasını okuyunca fotoğrafı tekrar farklı bir bakış açısıyla inceledim.Açıklamaya göre fotoğrafta anlatılmak istenen;
Damdaki kadının,seçim sonuçlarına tepki olarak 'Allahu Ekber' diye bağırması ve bunun bir süre sonra bir kitle haline dönüşerek şehrin sokaklarında yankılanmasını yansıtmaya çalışmakmış.
Temsilcininde dediği gibi 'Yanına gitmeden,hikayesini anlamaya çalışmadan okuyabileceğiniz bir fotoğraf.'


   Gerçekten fotoğraflara bakınca insanın tüyleri diken diken oluyor,her fotoğrafın ayrı bir öyküsü bir yaşanmışlığı var.Herbirini inceledikçe insanların ne acılar yaşadığını daha iyi anlıyorsunuz.Söylenecek okadar çok söz var ki...
   





   Özetle eğer gitmediyseniz Forumİstanbul'a bir uğrayın.Fotoğraflarla bir anlığına empati kurarak ne kadar şanslı olduğunuzu ya da aslında ne kadar şanssız olduğunuzu anlamaya çalışın.
Haftasonu geldi,hava karlı diye görünüyor kapalı mekanlara sırf alışveriş için akın etmek yerine bir kaç saatliğine kalbinizle ve vicdanınınzla başbaşa kalacağınız bu sergiye gitmenizi tavsiye ederim.
İyi Haftasonları